Başkanlığımızca; Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüklerinde eğitime devam eden kursiyerlerin İslam kültür, medeniyet ve düşünce tarihiyle ilgili bilgilerini artırmak, bu alanda fikir ve eserleriyle öne çıkmış mütefekkirlerimizi tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla eğitim dönemi boyunca her ay bir düşünürün hayatı, ilmi kişiliği ve İslam düşünce tarihine katkılarıyla ilgili “İhtisas Konferansları” kapsamında Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Sayın Mustafa GÜVENÇ; 14/01/2020 tarihinde “Kur’an İslamı Söylemi” konulu konferans verdi.
Müdürlüğümüz Konferans Salonunda düzenlenen konferans Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ile başladı. Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürümüz Şenol TİRYAKİ’nin açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Mustafa GÜVENÇ, Din İşleri Yüksek Kurulunun kuruluşu, idari yapısı, görev ve faaliyetleri hakkında vererek konferansına başladı.
Güvenç; Kur’an’ı sünnetle anlamak ve hayata tatbik etmek gerektiği ile alakalı bir giriş yaptıktan sonra Kur’an Müslümanlığının halktaki yansımalarına dair “Bunun Kur’an’daki delili nedir? Bana Kur’an’dan konuş, bu konuda Allah ne diyor? bana rivayet getirme, bu hadis sahih mi?” gibi soruların sorulduğunu söyledi. Bu gibi soruları sormaları kendilerini “sünnete uysak da olur uymasak da, peygamber de bizim gibi bir insandı” gibi söylemleri sevk etmektedir.
Güvenç; Bazı art niyetli gruplar geleneği, sünneti, mezhepleri kötülemek ve sadece Kur’an-ı öncelemek için maksatlı karikatürler çizmektedirler. Bu anlayışa sahip insanlar uydurulmuş din, indirilmiş din gibi ayırımlara gitmektedirler. Bu söylemin şu üç manaya gelme ihtimali olduğundan bahsetti. “Benim anladığım din, Hz. Peygamber ve sahabenin yaşadığı din ve sadece Kur’an’ın bildirdiği dindir”. Sadece Kur’an‘ın bildirdiği din anlayışı ile yaşamak bu kimseleri sünnetten ve gelenekten uzaklaştırmaktadır.
Güvenç; Hadis inkârcılığının sahabe zamanından beri var olduğunu, İmrân b. Husayn, Zeyd b. Eslem ve Ebu Hureyre vb. birçok sahabenin, hadis inkârcısı olanlarla yaşadığı tartışmalardan söz etti. Bu gibi kimselerin “Hz. Peygamberin Ey Haris! Kur’an-ı al ve Hz. Aişe ve Ömer’in Kur’an bize yeter” sözlerini bağlamından kopararak rivayet istismarcılığı yaptıklarından bahsetti.
Güvenç; Kur’an bize yeter söyleminin ilk defa Hindistan da 19. Yüzyılda Seyyid Ahmed Han ile beraber başladığını, onun görüşlerini takip eden Abdullah Çekralevi’nin de ehli Kur’an ekolünü kurduğunu, daha sonra bu akımın Mısır’a ardından da bütün İslam dünyasına yayıldığını, bu tür görüşlerin ehli sünnet anlayışına aykırı olduğunu söyledi.
Güvenç; İslam toplumunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasıyla “kabir azabı, deccal, mehdi, mucize, kertenkele ve cessase” gibi rivayetlerin tartışmaların ana konusu olduğunu ifade etti.
Güvenç; Kur’âniyyûn akımına mensup kimselerin şu söylemlerinin ön plana çıktığından söz ederek, “Kur’an dinin bütün detaylarını içerir, Kur’an da eksiklik yoktur, ahirette hesap sadece kitaptan sorulacaktır, hadis ve sünnet vahiy değildir, helal ve haram kılma yetkisi sadece Kur’an’a aittir, hadis ümmet arasına ayrılık sokmaktadır, hadislerde çelişkiler vardır” ifadelerinin İslami değerlerle bağdaşmadığını söyledi. Bu düşüncedeki insanların parçacı yaklaşım sergilemeleri, keyfi yorumlara meyletmeleri ve münferit konuları genelleştirmeleri sebebiyle çıkmaza düştüklerini ifade etti.
Güvenç; "Geleneği inkar etmeden geleceği inşa edebilmek işin sırrıdır" diyerek konferansını tamamladı.
Konferansa Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Şenol TİRYAKİ, Eğitim Görevlileri, Hizmet İçi Eğitim İhtisas ve Tashih-i Huruf kursiyerleri, Mesleğe Hazırlık Eğitimi kursiyerleri ile personel katıldı.